ahmetbeyler
Yeni Üye
BTP Genel Lideri Hüseyin Baş, Meltem TV’de Özel Gündem programına konuk olarak, gazeteciler Orhan Dede ve Murat Çabas’ın sorularını yanıtladı. Baş, Fener Rum Patriği Bartholomeos’a Trabzon’da üzerinde ‘Ekümenik Patrik’ yazan Trabzonspor forması ikram edilmesine reaksiyon gösterdi. Baş’ın açıklamaları şu biçimde:
“Dünya üzerinde yaşayan bütün Ortodoksların dini önderi olma, bunlarla ilgili karar alma ve bu kararları uygulama faaliyeti gösterebilen kişi, ekümenik sıfatını taşıyabiliyor. Bu devletlerde yasama ve yürütme erklerini kendi üzerinde barındırabilen kişi olmuş oluyor, bununla birlikte yargılama yapabilmiş oluyor. örneğin bu patrik yahut patrikhane, Moskova ve Kudüs’teki patrikleri aforoz etti, kendi inanç çerçevelerinde. Bu ne demek, bu devlet ortasında devlet demek. ‘Şeriat gelecek, şeriat gelecek’ diye ayağa kalktığımız ortamda, rahatsızlık duyduğumuz ortamda, ki biz buna da karşıyız. Şeriat uyguluyor adamlar, lakin biz hiç bir reaksiyon vermiyoruz. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.
Peki hukuka muhalif bir fiil işleyen bireye karşı ne yapılır? Hukuksal bir müddetç işletilir, yaptırım uygulanır! Ne yapıyoruz, hiç bir şey yapmıyoruz! Aslında yüzsenelerdan beri bu coğrafyada tıpkı oyunlar mühlet gelmiş ve devam ediyor. Bu oyunların içerisinde Pontus Rum hayali var, büyük Ermenistan hayali var, İstanbul’un elimizden alınması hayali var, büyük Ortadoğu projesi, büyük İsrail’i kurma projeleri var. Bunlar her vakit yaşıyor, bunlar hiç bir vakit yok olmadı. İzmir’den Yunanı denize döktük, denize düşen Yunan ‘ben gusül abdesti aldım, Müslüman oldum’ diyerek çıktı ortamızda geziyor. Bunların inanç yapısı bizi ilgilendirmiyor, bizim burada dikkat çektiğimiz konu şu; senin inanç yapın ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin maddelerini tanımak zorundasın, bu kadar sıradan. Artık kanunların tanınmadığı bir ortam var.
“HUKUKA TERS BİR FİİL İŞLEYEN ŞAHSA KARŞI NE YAPILIR?”
Bunun yanı sıra niçin gitti Patrik Trabzon’a? Patrik Sümela’da ayin yapmaya gitti. Sümela’yı abir daha kim açtı, bu hükümet açtı. Sümela’yı abir daha kim kapattı, Atatürk kapattı. Artık o denli bir propaganda yıllardır yürüdü ki Sümela’yı abir daha açanlar Atatürk’e dinsiz diyorlar. Bunlar aramızdaki en Müslüman adamlar olarak gezdi. Birebir oyun devam ediyor ve bende o bölgenin bir insanı olarak bu hayaller hiç bir vakit Sümen altı edildi lakin hiç bir vakit uykuya dalmadı. Bu hayaller her vakit yaşadı. Ve bugün bu hayallerin hayata geçirilmesi için Türkiye’nin tahminen ekonomik şartlarından, tahminen toplumsal şartlarından yaralanmak ismine bu tip faaliyetler yürütülüyor. Sonuç olarak ne yapacağız deniliyor, ‘Biz orada bir sıfat oluşturduk Ekümen‘ diye. Adam şeriat yaşıyor işte. Bu İslam şeriatı oldu ayağa kalktık karşı çıktık. Hristiyan şeriatına okey mi diyoruz?
“ORADAKİ TÜRKLERİN BU KADAR HAKLARI VAR MI?”
Lozan’da mütekabiliyet aslı var. Nedir bu, karşılıklılık. Yani bendeki Rum azınlığa nasıl davranacağımı, senin, coğrafyanda yaşayan Müslüman ve Türklere nasıl davrandığın belirleyecek. Artık Yunanistan’da ne yapılıyor? Oradaki müftülerin, Türklerin bu kadar hakları var mı? Yok, aksine eziliyorlar, baskı altındalar, ancak burada dayanılmaz bir özgürlük! Adam kendi devleti üzere davranıyor. Aşikâr vakit içinderda belirli haritalar çıkarıyorlar, belirli telaffuzlar ortaya koyuyorlar. Bizim devletimiz ne hukuken ne fiilen bunun karşısında hiç bir konum almıyor. Sümela Manastırını onaracağım diyerek 70 milyon lira para harcıyorsun. Turizm için onaracağım diyorsun. Turizm yapılacak yeri abir daha açıyorsun. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.
“TRABZONSPOR’UN ‘EKÜMENİK PATRİK’ FORMASINA REAKSİYON GÖSTERMESİ GEREK”
Benim de taraftarı olduğum Trabzonspor’un da kulüp olarak bu duruma reaksiyon göstermesi gerekiyor. Zira bu hayallere alet edilen kurumsal yapı Trabzonspor. Güya Trabzonspor buna onay veriyormuş üzere, bütün Trabzonlular buna onay veriyormuş üzere… Biz hiç bir şeye onay vermiyoruz, hiç bir biçimde bunu kabul etmiyoruz. Bunu da açıklamaları gerekiyor.” (ANKA)
“Dünya üzerinde yaşayan bütün Ortodoksların dini önderi olma, bunlarla ilgili karar alma ve bu kararları uygulama faaliyeti gösterebilen kişi, ekümenik sıfatını taşıyabiliyor. Bu devletlerde yasama ve yürütme erklerini kendi üzerinde barındırabilen kişi olmuş oluyor, bununla birlikte yargılama yapabilmiş oluyor. örneğin bu patrik yahut patrikhane, Moskova ve Kudüs’teki patrikleri aforoz etti, kendi inanç çerçevelerinde. Bu ne demek, bu devlet ortasında devlet demek. ‘Şeriat gelecek, şeriat gelecek’ diye ayağa kalktığımız ortamda, rahatsızlık duyduğumuz ortamda, ki biz buna da karşıyız. Şeriat uyguluyor adamlar, lakin biz hiç bir reaksiyon vermiyoruz. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.
Peki hukuka muhalif bir fiil işleyen bireye karşı ne yapılır? Hukuksal bir müddetç işletilir, yaptırım uygulanır! Ne yapıyoruz, hiç bir şey yapmıyoruz! Aslında yüzsenelerdan beri bu coğrafyada tıpkı oyunlar mühlet gelmiş ve devam ediyor. Bu oyunların içerisinde Pontus Rum hayali var, büyük Ermenistan hayali var, İstanbul’un elimizden alınması hayali var, büyük Ortadoğu projesi, büyük İsrail’i kurma projeleri var. Bunlar her vakit yaşıyor, bunlar hiç bir vakit yok olmadı. İzmir’den Yunanı denize döktük, denize düşen Yunan ‘ben gusül abdesti aldım, Müslüman oldum’ diyerek çıktı ortamızda geziyor. Bunların inanç yapısı bizi ilgilendirmiyor, bizim burada dikkat çektiğimiz konu şu; senin inanç yapın ne olursa olsun, Türkiye Cumhuriyeti devletinin maddelerini tanımak zorundasın, bu kadar sıradan. Artık kanunların tanınmadığı bir ortam var.
“HUKUKA TERS BİR FİİL İŞLEYEN ŞAHSA KARŞI NE YAPILIR?”
Bunun yanı sıra niçin gitti Patrik Trabzon’a? Patrik Sümela’da ayin yapmaya gitti. Sümela’yı abir daha kim açtı, bu hükümet açtı. Sümela’yı abir daha kim kapattı, Atatürk kapattı. Artık o denli bir propaganda yıllardır yürüdü ki Sümela’yı abir daha açanlar Atatürk’e dinsiz diyorlar. Bunlar aramızdaki en Müslüman adamlar olarak gezdi. Birebir oyun devam ediyor ve bende o bölgenin bir insanı olarak bu hayaller hiç bir vakit Sümen altı edildi lakin hiç bir vakit uykuya dalmadı. Bu hayaller her vakit yaşadı. Ve bugün bu hayallerin hayata geçirilmesi için Türkiye’nin tahminen ekonomik şartlarından, tahminen toplumsal şartlarından yaralanmak ismine bu tip faaliyetler yürütülüyor. Sonuç olarak ne yapacağız deniliyor, ‘Biz orada bir sıfat oluşturduk Ekümen‘ diye. Adam şeriat yaşıyor işte. Bu İslam şeriatı oldu ayağa kalktık karşı çıktık. Hristiyan şeriatına okey mi diyoruz?
“ORADAKİ TÜRKLERİN BU KADAR HAKLARI VAR MI?”
Lozan’da mütekabiliyet aslı var. Nedir bu, karşılıklılık. Yani bendeki Rum azınlığa nasıl davranacağımı, senin, coğrafyanda yaşayan Müslüman ve Türklere nasıl davrandığın belirleyecek. Artık Yunanistan’da ne yapılıyor? Oradaki müftülerin, Türklerin bu kadar hakları var mı? Yok, aksine eziliyorlar, baskı altındalar, ancak burada dayanılmaz bir özgürlük! Adam kendi devleti üzere davranıyor. Aşikâr vakit içinderda belirli haritalar çıkarıyorlar, belirli telaffuzlar ortaya koyuyorlar. Bizim devletimiz ne hukuken ne fiilen bunun karşısında hiç bir konum almıyor. Sümela Manastırını onaracağım diyerek 70 milyon lira para harcıyorsun. Turizm için onaracağım diyorsun. Turizm yapılacak yeri abir daha açıyorsun. Bu kabul edilebilecek bir şey değil.
“TRABZONSPOR’UN ‘EKÜMENİK PATRİK’ FORMASINA REAKSİYON GÖSTERMESİ GEREK”
Benim de taraftarı olduğum Trabzonspor’un da kulüp olarak bu duruma reaksiyon göstermesi gerekiyor. Zira bu hayallere alet edilen kurumsal yapı Trabzonspor. Güya Trabzonspor buna onay veriyormuş üzere, bütün Trabzonlular buna onay veriyormuş üzere… Biz hiç bir şeye onay vermiyoruz, hiç bir biçimde bunu kabul etmiyoruz. Bunu da açıklamaları gerekiyor.” (ANKA)