dunyadan
Aktif Üye
Boğaziçi Rektörü konuştu: Söz özgürlüğü değil vandallık
Eski rektör Melih Bulu gorevden alındıktan daha sonra olayların bir nebze durulduğu Boğaziçi Üniversitesi’nde tam da yüz yüze eğitimin başladığı günlerde öğrenci eylemleri bir daha başladı. 30 yıla yakın bir müddetdir Boğaziçi Üniversitesi’nin hocası olan Prof. Dr. Naci İnci’nin rektör atanmasıyla beraber kampüs normalleşmeye başlamıştı. Ancak olaylar bir daha patlak verdi. Geçtiğimiz hafta bir öğrenci Rektör İnci’nin makam aracının üzerine çıktı. Ağustos ayında rektör olarak atanan İnci ilk kez SABAH’a konuştu. Üniversite olan olayların içyüzünü anlattı. Makam aracına çıkan öğrencinin davranışa yönelik ”Çok üzüldüm” diyen rektör İnci ”İfade özgürlüğüne sonuna kadar saygılıyız. Biz onu teşvik de ediyoruz. İfade özgürlüğü ayrı. Ama zorbalık ve vandallık ayrı. Bu yapılan zorbalıktır. Bunun ifade özgürlüğüyle zerre alakası yoktur. Bunu hiç bir şeyle açıklayamazsınız. Çünkü bunun bir öne sürülen sebebi de olamaz” dedi. Rektör İnci öğrenci eylemlerinin arkasından başka güçler olduğunu belirterek ”Akademisyenlerimiz de yönetim nazaranvlerine gelmek istemiyorlar. Çünkü ciddi bir mahalle baskısı var. Korkuyorlar” diye konuştu. İnci, kampüsün imara açılma iddialarına, hukuk fakültesiyle ilgili eleştirilere de yanıt verdi ve gelecek hedefleriyle ilgili konuştu. İşte Boğaziçi Rektörü Naci İnci’nin açıklamalarından satır başları:
BİR YERDEN DÜĞMEYE BASILDI:
Benim rektörlüğe atanmamla beraber bir sakinleşme oldu. Kampüs normal yaşamına dönmeye başladı. daha sonra kampüs açıldı. Eğitim öğretime başladık. Ne olduysa bir biçimde bir yerden düğmeye basılmış gibi. Rektörün arabasının önünü kesmek, üniversitede huzursuzluk çıkarmak, bu biçimde olaylarla karşılaştık maalesef.
BOĞAZİÇİ’NE YAKIŞMAZ:
Bunun zorbalık olduğu, vandallık olduğu aşikar. Bunu hiç bir şeyle açıklayamazsınız. Siz rektörü böyle durdurarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Eğer güvenlik önemleri alınmazsa bir daha sonraki adım nedir? Bu Boğaziçi Üniversitesi’ne yakışır bir şey mi?
ARKASINDA BAŞKA GÜÇLER VAR:
Rektörün makam aracına çıkıp tepinmek herşeydilk önce insani bir davranış değil. O protesto falan değil ki. Bu bırakın Boğaziçi Üniversitesi öğrencisini herhangi birinin yapmaması gereken bir şey. Ve herhangi bir kişiye de yapılamaz bu. Kabul edilebilir bir şey değildir. Eğer bu seviyeye getirilmişse, öğrenciler eğer bu hale getirilmişse bu biçimde bu bir yere dayanıyor. Yani bunun arkasında bir şey var bir arayüz. Bu bir projenin parçası. bu biçimde bir proje var. Buradan bir şey çıkarılacak. Daha büyük bir boyuta ulaşacak.
17 DİSİPLİN SORUŞMASI VAR:
Yapılan şey bir disiplin suçudur. Hocasının önünü kesen, hakaret eden bu öğrencilerin tarif edilmiş disiplin suçları var. Disiplin yönetmeliğinde bunu söylüyor. Şunu yaparsa karşılığı budur. Yazıyor aslına bakarsanız. Biz bu tutanakları alıyoruz ve dekanlıklara gönderiyoruz. Bu öğrencinin 17 tane soruşturma tutanağı var ama hiç ceza almamış. Örneğin, kimliğini başkasına kullandırtmış. Kendi yerine başkasını kampüse sokmuş. Soktuğu kişi kimdir?
DEKANLAR CEZA VERMİYOR:
Danıştay rektörün disiplin yetkisini iptal etti. Rektör disiplin cezası veremiyor, soruşturma açamıyor. Kim disiplin amiri? Dekanlar, yüksek kurul üyeleri, enstitü müdürleri. Dekana gönderiyorsunuz, mesela bir fakültenin dekanına 149 tane disiplin soruşturması göndermişiz. Bunların sadece 30-35 tanesine cevap verilmiş ve hiç birisine suç bulunmasına rağmen, yönetmelikte tarif edilmesine rağmen hiç bir ceza verilmemiş. Dekanlar ceza vermiyor. niçin? Siz ceza vermediğiniz zaman iyilik yapmıyorsunuz. Dedim ya bir mahalle baskısı var. Dekanların ceza vermemesi de o mahalle baskısının bir kararı. Ceza verseydiniz bunlar devam etmezdi.
LİSELERE İNMİŞLER:
Bir bakıyorsunuz kapıda başka üniversitelerden gelenler var. 12 kişi gözaltına alınıyor. Bunların 4’ü Boğaziçi Üniveristesi’ne kayıtlı,8’i başka üniversiteye kayıtlı. Bir bakıyorsunuz bir lisede bir whatsapp grubu kuruluyor, Boğaziçi adına mesajlaşmalar oluyor. Liselere yapıyorlar bunu. Ne alakası var. Boğaziçi’ndaki eylemelere destek verilmesinin lisedeki öğrenciyle ne alakası olabilir.
BELİRLİ BİR ZÜMRENİN MAHALLE BASKISI VAR
GÖREV ALMAK İSTEMEDİLER:
Eylemlerin daha önceki argümanı şuydu: ‘Rektör Boğaziçi Üniversitesi’nden biri değildi. Ben buranın 30 yıllık hocasıyım. Oranın asli unsuruyum. Onların bir kısmı benden ders aldı. Şimdi ki argüman ise şu: ‘Siz daha önceki yönetimde bakılırsav aldınız’. Size de teklif edildi. Bütün öğretim üyelerine ‘Gelin yardım edin. Üniversite çökmesin. İşler yürüsün’ diye. Kimse cesaret edip bunu üstlenmedi. Çünkü bir mahalle baskısı kuruyor bazı arkadaşlarımız.
DAR BİR KESİM BUNU YAPIYOR:
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki, bu işleri yapan bu huzursuzluğa niçin olan belli bir kitle var. Bunu bütün Boğaziçi Üniversite camiasının mal edemeyiz. Bizim 17 bin öğrencimiz var. Ama bunları yapan, bu vandallığı ve bu zorbalığı yapan öğrenciler ve buna destek verenler belki 25-30 kişi.
BASKI YAPIYORLAR:
İçerisinde emekli olan hocalarımız var ki biz onlara kampüsleri yasaklamadık, derslere devam ediyorlar. Emekli olduktan daha sonra da ofislerini tutuyorlar ama forumlarda yönetime karşı, yönetimin işlememesi için birfazlaca yazılar yazıyorlar. Öbür öğretim üyelerinin üzerinde bir mahalle baskısı oluşturuyorlar. Bu korkudan ötürü kimse bir gorev almak istemiyorlar. Kendisini üniversitenin sahibi ve efendisi goren belli bir grup var.
BU MÜCADELENİN YERİ MECLİS’TİR:
‘İlla biz birisini seçeceğiz, cumhurbaşkanı onu atamak zorunda’ inadı var. Bu bizim sorunumuz değil. Bu Boğaziçi Üniversitesi’nde savaşılabilecek bir şey değil. Bunun yeri TBMM’dir.
ÜNİVERSİTEMİ HER TÜRLÜ TEHLİKEYE KARŞI KORURUM
HUKUK YOLUYLA MÜCADELE EDECEĞİM:
Ben aklıselimin galip geleceğini düşünüyorum. Belli bir zümrenin dayatmasına bu üniversiteyi teslim etmeyeceğimi söyleyeyim. Bunu açık söylüyorum Hukuk zemininde gerekli bütün mücadeleyi yaparım. Gerek öğrencilerim adına gerekse akademisyenlerim adına üniversitemi her türlü tehlikeye karşı korumak için bunu yaparım ve yapacağım. Ama hukuk ve kanunlar zemininde.
ÖĞRENCİLERLE GÖRÜŞÜYORUM:
Boğaziçi Üniversitesi’nce gelmek kolay değil. Türkiye birincileri Boğaziçi’ne geliyor. Yani bu biçimde bir üniversiteye gelmek kolay değil. her insanın hayali olan bir yer. Mezunlarımız burayı bitirdiklerinde bütün kapılar kendilerine açılıyor. Şimdi bu biçimde bir profil var. Bu 17 bin öğrencimiz tabii ki derslerine konsantre olmak istiyorlar. bu biçimde şeylerle muhatap olmak istemiyorlar. bu biçimde şeylerin içerine girip kendi geleceklerini riske atmak istemiyorlar. O yüzden ben onların böyle davranmaları, bu şeye katılmamaları gerektiğini söylüyorum. Bana yazıyorlar hocam üzülmeyin diye. Ama ben onların bu biçimde şeylere karışmasını istemiyorum doğal olarak. Yani sırf beni desteklesinler diye bir karşı harekete girmelerini asla istemem. Esas olan onların en sıhhatli bir biçimde eğitimlerine devam etmeleri.
MAHALLE BASKISI ARAŞTIRMADA OLSUN
HAYALİM ARAŞTIRMADA AKRAN BASKISI:
Boğaziçi Üniversitesi’nin en heyecan verici kısmı eğitimi. Benim hayalim peer pressure, yani akran baskısı..Öbür türlü akran baskıları oluyor da bunun araştırma ve geliştirmede olmasını istiyorum. Mahalle baskısı olsun ama araştırmada olsun. Herkes herkese baksın..o onu yapıyor, ben geride mi kaldım acaba ben daha oldukca yükleneyim. Yani birbiriyle yarışma, bu atmosferin olması. İşte mahalle baskısı orada lazım. Gerçekten ABD’de MIT’yi ziyaret ettiğimizde oradaki arkadaşıma sordum, hatta öğrencilerimden bir tanesi orada profesör oldu..Dedim ki sizin bu başarınızın sırrı nedir? Tamamen akran baskısı. Herkes herkesle yarışıyor. Şimdi bu atmosfer Boğaziçi’nde olsun, hani belki kısmen var ama yeterli düzeyde değil. İkinci hayalim ise bütün lisansüstü öğrencilerine araştırma nazaranvlisinin maaşına yakın bir bütçe verilse ve onlar belli bir saat karşılığında bölüme ve hocalara yardım etse. Bizim kendi bütçemiz olsa, mesela vakfımıza olan bağışlarla bunu yapabilsek..Bunları finanse etmek zor tabi ama eskiye bakılırsa fazlaca oldukca daha iyi..
BOĞAZİÇİ’NE HUKUK YAKIŞIR
HUKUK FAKÜLTESİYLE İLGİLİ ÇOK TALEP VAR:
Hukuk fakültesinin kurulması devam ediyor. Dekanımız Selami Kuran hocamız saygın bir akademisyen. Dereceleri yurtharicinden, en ünlü üniversitelerden. 3 öğretim üyesi alındı. Doktor öğretim üyeleri. Bunların doktoraları yurtharicinden, ikisi University of London’dan, bir tanesi Lancester’den. İstihdamı devam edecek. Hukuk fakültesi şunun için önemli: O kadar oldukça istek var ki. Halkın bir talebi var. Boğaziçi’ndeki bir hukuk fakültesine insanlar gelip okumak istiyor. Hem hukuk fakültesi bizim üniversitemizi ileriye götürecek bir şey. Fayda getirecek, ufuk açacak. Niye bunu karşılamayalım? Harvard hukuk var, Stanford hukuk var, Yale hukuk var..Boğaziçi’nin niye olmasın?
HERŞEYE KARŞILAR:
Öğretim üyesi veya araştırma gorevlisi almak için kriterlerinizi üniversite senatosundan geçirmeniz gerekir. Hukuk için yabancı dil puanında kriteri vardı. YÖK’ün belirlediği 50’dir. Hukuk fakültesi için en az 80 koymayı planlıyorduk. Senatodan hukuk fakültesinin kriterlerini geçiremedik. Arkadaşlarımız kategorik olarak herşeyi reddediyorlar. Sizin bu kriteri geçirmeniz mümkün değil. bu biçimde siz araştırma gorevlisi alamıyorsunuz, öğretim üyesi alamıyorsunuz. Hayır diyorlar. Çünkü hukuk fakültesinin kapanmasını, oraya öğretim üyesinin alınmamasını, kadük kalmasını istiyorlar. Siz kriterleri senatodan geçirmediğiniz zaman YÖK’ün kriterlerini kullanmak zorundasınız. O da 50 puan.
İŞLEYİŞİ SEKTEYE UĞRATIYORLAR:
Ama biz rahattık. Çünkü 3 araştırma nazaranvlisi ilanı vardı. Biz oraya devasa yükseklikte kriterlerde kişilerin başvuracağını biliyorduk. Tereddüt yoktu. 3 kadroya 152 başvuru yapıldı. Bu 152 başvurunun içerisinde hepsinin yabancı dil puanı 90’nın üzerindeydi. 100 olanlar var. Şimdi bunu alıp yargıya taşıyorlar. Sadece bu değil. Herşeyi yargıya taşıyorlar. Olur olmaz ne var ise yargıya taşıyıp yürütmeyi durdurma sonucu almaya çalışıyorlar. Yani üniversitenin işleyişini sekteye uğratmaya çalışıyorlar.
HERHANGİ BİR YAPILAŞMA PLANIMIZ YOK:
Boğaziçi Üniversitesi kampüs alanının imara açılma konusuyla ilgili… Bizim üniversitemizde öyle bir yapılaşma veya yeni yapılan bir bina, bizim yaptığımız bir şey yok. Biroldukça şey çarpıtılarak yansıtılıyor. Sanki Boğaziçi kampüsü talan olacakmış gibi. Bizim bununla bir alakamız yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aldığı bir karar var. O bölgeyle alakalı. Boğaziçi’nin bir kısmı giriyor mu girmiyor mu tam da onu inceleme fırsatı bulamadım ama bizim öyle bir yapılaşma planımız falan yok. Bizim rutin işlerimiz var. Depreme karşı güçlendirme gibi..
KAMPÜSTEKİ KOVİD-19 ÖNLEMLERİ
DERS OLMASA DA KAMPÜSE GELİN:
Derslerin bir kısmı yüz yüze, bir kısmı da çevirim içi devam ediyor. Kampüsleri açtık. En az 2 gün yüz yüze yaptık eğitimi. daha sonraki günler de üniversite açık. Öğrenci şunu zannediyor çevirim içi olduğu zaman sanki birileri üniversitenin etrafına bir çember koydu. Siz giremezsiniz gibi bir şey. Öyle değil. Eğitim online olsa bile kütüphaneye gelin, kulaklığı takın dersi orada dinleyin. Boş sınıflar var, oraya gelin. Kafeterya açık. Kampüse gelin.
AŞILANMA ORANLARI:
Bir anket yaptık. 8 bin öğrenci katıldı. Aşılanma oranı yüzde 95 civarındaydı. Aşı, PCR ya da sertifika olacak. Sınıfların oturma düzenlerine varıncaya kadar bütün hijyen önlemlerimiz aldık. Tabi öğrencilerin, akademisyenlerin ve idari personelin de önlemlere dikkat etmesi gerekiyor. Aşı olamayanlar için haftada 2 kez PCR testi istenecek.
YURTLARDA SORUN YOK:
3 bin 187 öğrencimiz vardı. Hepsini yurtlara yerleştirdik. Şehir haricinden gelen tüm öğrencilerimiz yerleştirdik. Orada hiç bir sorun yok. İstanbul içerisinde olup da fazlaca uzakta olan, Avcılar gibi, Kartal ötesi gibi…Onları da yerleştirdik. Dışarıda kalan hiç yok. Bazı öğrenciler vazgeçip ev tutuyorlar. Onlardan boşalan yerlere de ekonomik imkanlarına nazaran şehir içerisinden de öğrenci alabiliyoruz.
VAKTİM OLSA ÇİZGİ FİLM İZLERİM
Kendi öğrencilik senelerından da bahseden Rektör İnci ”Bu yaşa gelince o üniversite senelerındaki genç delikanlıyı kendiniz olarak goremiyorsunuz. Onu dışarıdan seyrediyorsunuz. Yaptığınız bazı davranışları tasvip etmiyorsunuz. Keşke yapmasaydım diye. Hani kimseye zarar vermek üzmek gibi hiç bir zaman bir durumum olmadı. Fena bir öğrenci değildim. Biraz hareketliydik. Hiperaktiftim. Spor yapardım. Tez canlı bir yapım vardı. Ama çalışkandım” dedi. Çocukluğundan beri çizgi film izlemeyi fazlaca sevdiğini anlatan İnci ”Zamanım olsa bir daha izlerim. Eşim hala büyümediğimi söyler. Kendi çocuklarımla birlikte oldukca çizgi film izledim” diye konuştu.
NACİ İNCİ KİMDİR?
1965 malatya doğumlu olan Prof. Dr. Naci İnci lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Fizik Bölümünde, doktorasını Heriot-Watt Üniversitesinde fiber optik sensörler alanında tamamladı. 1993-1994 senelerı içinde Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde doktora daha sonrası çalışmalarını tamamladı. 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümünde önce yardımcı doçent, daha sonraysa doçent oldu.
1998-1999 senelerında Gunma Üniversitesinde konuk araştırmacı olarak çalıştı. 1999-2005 senelerı içinde Sabancı Üniversites’inde öğretim üyesi olarak çalıştı. 2005’te Boğaziçi Üniversites’nde profesör oldu ve 2014-2018 senelerı içinde Fizik Bölümünün başkanlığını yaptı.15 Temmuz 2021’de Melih Bulu’nun gorevden alınması üzerine rektör vekili olarak atandı. 21 Ağustos 2021’de Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atandı. Prof. Dr. Naci İnci’nin fiber optik, nano partiküller ve uygulamalarının fiziği, optik sensörler, kuantum optiği, kuantum bilişimi, kuantum kriptografisi konuları üzerine önemli çalışmaları bulunuyor.
CEYDA KARAASLAN
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.
Eski rektör Melih Bulu gorevden alındıktan daha sonra olayların bir nebze durulduğu Boğaziçi Üniversitesi’nde tam da yüz yüze eğitimin başladığı günlerde öğrenci eylemleri bir daha başladı. 30 yıla yakın bir müddetdir Boğaziçi Üniversitesi’nin hocası olan Prof. Dr. Naci İnci’nin rektör atanmasıyla beraber kampüs normalleşmeye başlamıştı. Ancak olaylar bir daha patlak verdi. Geçtiğimiz hafta bir öğrenci Rektör İnci’nin makam aracının üzerine çıktı. Ağustos ayında rektör olarak atanan İnci ilk kez SABAH’a konuştu. Üniversite olan olayların içyüzünü anlattı. Makam aracına çıkan öğrencinin davranışa yönelik ”Çok üzüldüm” diyen rektör İnci ”İfade özgürlüğüne sonuna kadar saygılıyız. Biz onu teşvik de ediyoruz. İfade özgürlüğü ayrı. Ama zorbalık ve vandallık ayrı. Bu yapılan zorbalıktır. Bunun ifade özgürlüğüyle zerre alakası yoktur. Bunu hiç bir şeyle açıklayamazsınız. Çünkü bunun bir öne sürülen sebebi de olamaz” dedi. Rektör İnci öğrenci eylemlerinin arkasından başka güçler olduğunu belirterek ”Akademisyenlerimiz de yönetim nazaranvlerine gelmek istemiyorlar. Çünkü ciddi bir mahalle baskısı var. Korkuyorlar” diye konuştu. İnci, kampüsün imara açılma iddialarına, hukuk fakültesiyle ilgili eleştirilere de yanıt verdi ve gelecek hedefleriyle ilgili konuştu. İşte Boğaziçi Rektörü Naci İnci’nin açıklamalarından satır başları:
BİR YERDEN DÜĞMEYE BASILDI:
Benim rektörlüğe atanmamla beraber bir sakinleşme oldu. Kampüs normal yaşamına dönmeye başladı. daha sonra kampüs açıldı. Eğitim öğretime başladık. Ne olduysa bir biçimde bir yerden düğmeye basılmış gibi. Rektörün arabasının önünü kesmek, üniversitede huzursuzluk çıkarmak, bu biçimde olaylarla karşılaştık maalesef.
BOĞAZİÇİ’NE YAKIŞMAZ:
Bunun zorbalık olduğu, vandallık olduğu aşikar. Bunu hiç bir şeyle açıklayamazsınız. Siz rektörü böyle durdurarak ne yapmaya çalışıyorsunuz? Eğer güvenlik önemleri alınmazsa bir daha sonraki adım nedir? Bu Boğaziçi Üniversitesi’ne yakışır bir şey mi?
ARKASINDA BAŞKA GÜÇLER VAR:
Rektörün makam aracına çıkıp tepinmek herşeydilk önce insani bir davranış değil. O protesto falan değil ki. Bu bırakın Boğaziçi Üniversitesi öğrencisini herhangi birinin yapmaması gereken bir şey. Ve herhangi bir kişiye de yapılamaz bu. Kabul edilebilir bir şey değildir. Eğer bu seviyeye getirilmişse, öğrenciler eğer bu hale getirilmişse bu biçimde bu bir yere dayanıyor. Yani bunun arkasında bir şey var bir arayüz. Bu bir projenin parçası. bu biçimde bir proje var. Buradan bir şey çıkarılacak. Daha büyük bir boyuta ulaşacak.
17 DİSİPLİN SORUŞMASI VAR:
Yapılan şey bir disiplin suçudur. Hocasının önünü kesen, hakaret eden bu öğrencilerin tarif edilmiş disiplin suçları var. Disiplin yönetmeliğinde bunu söylüyor. Şunu yaparsa karşılığı budur. Yazıyor aslına bakarsanız. Biz bu tutanakları alıyoruz ve dekanlıklara gönderiyoruz. Bu öğrencinin 17 tane soruşturma tutanağı var ama hiç ceza almamış. Örneğin, kimliğini başkasına kullandırtmış. Kendi yerine başkasını kampüse sokmuş. Soktuğu kişi kimdir?
DEKANLAR CEZA VERMİYOR:
Danıştay rektörün disiplin yetkisini iptal etti. Rektör disiplin cezası veremiyor, soruşturma açamıyor. Kim disiplin amiri? Dekanlar, yüksek kurul üyeleri, enstitü müdürleri. Dekana gönderiyorsunuz, mesela bir fakültenin dekanına 149 tane disiplin soruşturması göndermişiz. Bunların sadece 30-35 tanesine cevap verilmiş ve hiç birisine suç bulunmasına rağmen, yönetmelikte tarif edilmesine rağmen hiç bir ceza verilmemiş. Dekanlar ceza vermiyor. niçin? Siz ceza vermediğiniz zaman iyilik yapmıyorsunuz. Dedim ya bir mahalle baskısı var. Dekanların ceza vermemesi de o mahalle baskısının bir kararı. Ceza verseydiniz bunlar devam etmezdi.
LİSELERE İNMİŞLER:
Bir bakıyorsunuz kapıda başka üniversitelerden gelenler var. 12 kişi gözaltına alınıyor. Bunların 4’ü Boğaziçi Üniveristesi’ne kayıtlı,8’i başka üniversiteye kayıtlı. Bir bakıyorsunuz bir lisede bir whatsapp grubu kuruluyor, Boğaziçi adına mesajlaşmalar oluyor. Liselere yapıyorlar bunu. Ne alakası var. Boğaziçi’ndaki eylemelere destek verilmesinin lisedeki öğrenciyle ne alakası olabilir.
BELİRLİ BİR ZÜMRENİN MAHALLE BASKISI VAR
GÖREV ALMAK İSTEMEDİLER:
Eylemlerin daha önceki argümanı şuydu: ‘Rektör Boğaziçi Üniversitesi’nden biri değildi. Ben buranın 30 yıllık hocasıyım. Oranın asli unsuruyum. Onların bir kısmı benden ders aldı. Şimdi ki argüman ise şu: ‘Siz daha önceki yönetimde bakılırsav aldınız’. Size de teklif edildi. Bütün öğretim üyelerine ‘Gelin yardım edin. Üniversite çökmesin. İşler yürüsün’ diye. Kimse cesaret edip bunu üstlenmedi. Çünkü bir mahalle baskısı kuruyor bazı arkadaşlarımız.
DAR BİR KESİM BUNU YAPIYOR:
Boğaziçi Üniversitesi’ndeki, bu işleri yapan bu huzursuzluğa niçin olan belli bir kitle var. Bunu bütün Boğaziçi Üniversite camiasının mal edemeyiz. Bizim 17 bin öğrencimiz var. Ama bunları yapan, bu vandallığı ve bu zorbalığı yapan öğrenciler ve buna destek verenler belki 25-30 kişi.
BASKI YAPIYORLAR:
İçerisinde emekli olan hocalarımız var ki biz onlara kampüsleri yasaklamadık, derslere devam ediyorlar. Emekli olduktan daha sonra da ofislerini tutuyorlar ama forumlarda yönetime karşı, yönetimin işlememesi için birfazlaca yazılar yazıyorlar. Öbür öğretim üyelerinin üzerinde bir mahalle baskısı oluşturuyorlar. Bu korkudan ötürü kimse bir gorev almak istemiyorlar. Kendisini üniversitenin sahibi ve efendisi goren belli bir grup var.
BU MÜCADELENİN YERİ MECLİS’TİR:
‘İlla biz birisini seçeceğiz, cumhurbaşkanı onu atamak zorunda’ inadı var. Bu bizim sorunumuz değil. Bu Boğaziçi Üniversitesi’nde savaşılabilecek bir şey değil. Bunun yeri TBMM’dir.
ÜNİVERSİTEMİ HER TÜRLÜ TEHLİKEYE KARŞI KORURUM
HUKUK YOLUYLA MÜCADELE EDECEĞİM:
Ben aklıselimin galip geleceğini düşünüyorum. Belli bir zümrenin dayatmasına bu üniversiteyi teslim etmeyeceğimi söyleyeyim. Bunu açık söylüyorum Hukuk zemininde gerekli bütün mücadeleyi yaparım. Gerek öğrencilerim adına gerekse akademisyenlerim adına üniversitemi her türlü tehlikeye karşı korumak için bunu yaparım ve yapacağım. Ama hukuk ve kanunlar zemininde.
ÖĞRENCİLERLE GÖRÜŞÜYORUM:
Boğaziçi Üniversitesi’nce gelmek kolay değil. Türkiye birincileri Boğaziçi’ne geliyor. Yani bu biçimde bir üniversiteye gelmek kolay değil. her insanın hayali olan bir yer. Mezunlarımız burayı bitirdiklerinde bütün kapılar kendilerine açılıyor. Şimdi bu biçimde bir profil var. Bu 17 bin öğrencimiz tabii ki derslerine konsantre olmak istiyorlar. bu biçimde şeylerle muhatap olmak istemiyorlar. bu biçimde şeylerin içerine girip kendi geleceklerini riske atmak istemiyorlar. O yüzden ben onların böyle davranmaları, bu şeye katılmamaları gerektiğini söylüyorum. Bana yazıyorlar hocam üzülmeyin diye. Ama ben onların bu biçimde şeylere karışmasını istemiyorum doğal olarak. Yani sırf beni desteklesinler diye bir karşı harekete girmelerini asla istemem. Esas olan onların en sıhhatli bir biçimde eğitimlerine devam etmeleri.
MAHALLE BASKISI ARAŞTIRMADA OLSUN
HAYALİM ARAŞTIRMADA AKRAN BASKISI:
Boğaziçi Üniversitesi’nin en heyecan verici kısmı eğitimi. Benim hayalim peer pressure, yani akran baskısı..Öbür türlü akran baskıları oluyor da bunun araştırma ve geliştirmede olmasını istiyorum. Mahalle baskısı olsun ama araştırmada olsun. Herkes herkese baksın..o onu yapıyor, ben geride mi kaldım acaba ben daha oldukca yükleneyim. Yani birbiriyle yarışma, bu atmosferin olması. İşte mahalle baskısı orada lazım. Gerçekten ABD’de MIT’yi ziyaret ettiğimizde oradaki arkadaşıma sordum, hatta öğrencilerimden bir tanesi orada profesör oldu..Dedim ki sizin bu başarınızın sırrı nedir? Tamamen akran baskısı. Herkes herkesle yarışıyor. Şimdi bu atmosfer Boğaziçi’nde olsun, hani belki kısmen var ama yeterli düzeyde değil. İkinci hayalim ise bütün lisansüstü öğrencilerine araştırma nazaranvlisinin maaşına yakın bir bütçe verilse ve onlar belli bir saat karşılığında bölüme ve hocalara yardım etse. Bizim kendi bütçemiz olsa, mesela vakfımıza olan bağışlarla bunu yapabilsek..Bunları finanse etmek zor tabi ama eskiye bakılırsa fazlaca oldukca daha iyi..
BOĞAZİÇİ’NE HUKUK YAKIŞIR
HUKUK FAKÜLTESİYLE İLGİLİ ÇOK TALEP VAR:
Hukuk fakültesinin kurulması devam ediyor. Dekanımız Selami Kuran hocamız saygın bir akademisyen. Dereceleri yurtharicinden, en ünlü üniversitelerden. 3 öğretim üyesi alındı. Doktor öğretim üyeleri. Bunların doktoraları yurtharicinden, ikisi University of London’dan, bir tanesi Lancester’den. İstihdamı devam edecek. Hukuk fakültesi şunun için önemli: O kadar oldukça istek var ki. Halkın bir talebi var. Boğaziçi’ndeki bir hukuk fakültesine insanlar gelip okumak istiyor. Hem hukuk fakültesi bizim üniversitemizi ileriye götürecek bir şey. Fayda getirecek, ufuk açacak. Niye bunu karşılamayalım? Harvard hukuk var, Stanford hukuk var, Yale hukuk var..Boğaziçi’nin niye olmasın?
HERŞEYE KARŞILAR:
Öğretim üyesi veya araştırma gorevlisi almak için kriterlerinizi üniversite senatosundan geçirmeniz gerekir. Hukuk için yabancı dil puanında kriteri vardı. YÖK’ün belirlediği 50’dir. Hukuk fakültesi için en az 80 koymayı planlıyorduk. Senatodan hukuk fakültesinin kriterlerini geçiremedik. Arkadaşlarımız kategorik olarak herşeyi reddediyorlar. Sizin bu kriteri geçirmeniz mümkün değil. bu biçimde siz araştırma gorevlisi alamıyorsunuz, öğretim üyesi alamıyorsunuz. Hayır diyorlar. Çünkü hukuk fakültesinin kapanmasını, oraya öğretim üyesinin alınmamasını, kadük kalmasını istiyorlar. Siz kriterleri senatodan geçirmediğiniz zaman YÖK’ün kriterlerini kullanmak zorundasınız. O da 50 puan.
İŞLEYİŞİ SEKTEYE UĞRATIYORLAR:
Ama biz rahattık. Çünkü 3 araştırma nazaranvlisi ilanı vardı. Biz oraya devasa yükseklikte kriterlerde kişilerin başvuracağını biliyorduk. Tereddüt yoktu. 3 kadroya 152 başvuru yapıldı. Bu 152 başvurunun içerisinde hepsinin yabancı dil puanı 90’nın üzerindeydi. 100 olanlar var. Şimdi bunu alıp yargıya taşıyorlar. Sadece bu değil. Herşeyi yargıya taşıyorlar. Olur olmaz ne var ise yargıya taşıyıp yürütmeyi durdurma sonucu almaya çalışıyorlar. Yani üniversitenin işleyişini sekteye uğratmaya çalışıyorlar.
HERHANGİ BİR YAPILAŞMA PLANIMIZ YOK:
Boğaziçi Üniversitesi kampüs alanının imara açılma konusuyla ilgili… Bizim üniversitemizde öyle bir yapılaşma veya yeni yapılan bir bina, bizim yaptığımız bir şey yok. Biroldukça şey çarpıtılarak yansıtılıyor. Sanki Boğaziçi kampüsü talan olacakmış gibi. Bizim bununla bir alakamız yok. Çevre ve Şehircilik Bakanlığı’nın aldığı bir karar var. O bölgeyle alakalı. Boğaziçi’nin bir kısmı giriyor mu girmiyor mu tam da onu inceleme fırsatı bulamadım ama bizim öyle bir yapılaşma planımız falan yok. Bizim rutin işlerimiz var. Depreme karşı güçlendirme gibi..
KAMPÜSTEKİ KOVİD-19 ÖNLEMLERİ
DERS OLMASA DA KAMPÜSE GELİN:
Derslerin bir kısmı yüz yüze, bir kısmı da çevirim içi devam ediyor. Kampüsleri açtık. En az 2 gün yüz yüze yaptık eğitimi. daha sonraki günler de üniversite açık. Öğrenci şunu zannediyor çevirim içi olduğu zaman sanki birileri üniversitenin etrafına bir çember koydu. Siz giremezsiniz gibi bir şey. Öyle değil. Eğitim online olsa bile kütüphaneye gelin, kulaklığı takın dersi orada dinleyin. Boş sınıflar var, oraya gelin. Kafeterya açık. Kampüse gelin.
AŞILANMA ORANLARI:
Bir anket yaptık. 8 bin öğrenci katıldı. Aşılanma oranı yüzde 95 civarındaydı. Aşı, PCR ya da sertifika olacak. Sınıfların oturma düzenlerine varıncaya kadar bütün hijyen önlemlerimiz aldık. Tabi öğrencilerin, akademisyenlerin ve idari personelin de önlemlere dikkat etmesi gerekiyor. Aşı olamayanlar için haftada 2 kez PCR testi istenecek.
YURTLARDA SORUN YOK:
3 bin 187 öğrencimiz vardı. Hepsini yurtlara yerleştirdik. Şehir haricinden gelen tüm öğrencilerimiz yerleştirdik. Orada hiç bir sorun yok. İstanbul içerisinde olup da fazlaca uzakta olan, Avcılar gibi, Kartal ötesi gibi…Onları da yerleştirdik. Dışarıda kalan hiç yok. Bazı öğrenciler vazgeçip ev tutuyorlar. Onlardan boşalan yerlere de ekonomik imkanlarına nazaran şehir içerisinden de öğrenci alabiliyoruz.
VAKTİM OLSA ÇİZGİ FİLM İZLERİM
Kendi öğrencilik senelerından da bahseden Rektör İnci ”Bu yaşa gelince o üniversite senelerındaki genç delikanlıyı kendiniz olarak goremiyorsunuz. Onu dışarıdan seyrediyorsunuz. Yaptığınız bazı davranışları tasvip etmiyorsunuz. Keşke yapmasaydım diye. Hani kimseye zarar vermek üzmek gibi hiç bir zaman bir durumum olmadı. Fena bir öğrenci değildim. Biraz hareketliydik. Hiperaktiftim. Spor yapardım. Tez canlı bir yapım vardı. Ama çalışkandım” dedi. Çocukluğundan beri çizgi film izlemeyi fazlaca sevdiğini anlatan İnci ”Zamanım olsa bir daha izlerim. Eşim hala büyümediğimi söyler. Kendi çocuklarımla birlikte oldukca çizgi film izledim” diye konuştu.
NACİ İNCİ KİMDİR?
1965 malatya doğumlu olan Prof. Dr. Naci İnci lisans eğitimini Marmara Üniversitesi Fizik Bölümünde, doktorasını Heriot-Watt Üniversitesinde fiber optik sensörler alanında tamamladı. 1993-1994 senelerı içinde Stanford Üniversitesi Elektrik Mühendisliği Bölümünde doktora daha sonrası çalışmalarını tamamladı. 1994 yılında Boğaziçi Üniversitesi Fizik Bölümünde önce yardımcı doçent, daha sonraysa doçent oldu.
1998-1999 senelerında Gunma Üniversitesinde konuk araştırmacı olarak çalıştı. 1999-2005 senelerı içinde Sabancı Üniversites’inde öğretim üyesi olarak çalıştı. 2005’te Boğaziçi Üniversites’nde profesör oldu ve 2014-2018 senelerı içinde Fizik Bölümünün başkanlığını yaptı.15 Temmuz 2021’de Melih Bulu’nun gorevden alınması üzerine rektör vekili olarak atandı. 21 Ağustos 2021’de Boğaziçi Üniversitesi rektörlüğüne atandı. Prof. Dr. Naci İnci’nin fiber optik, nano partiküller ve uygulamalarının fiziği, optik sensörler, kuantum optiği, kuantum bilişimi, kuantum kriptografisi konuları üzerine önemli çalışmaları bulunuyor.
CEYDA KARAASLAN
Haber Sitelerinden Alıntı Yapılmıştır.