ahmetbeyler
Yeni Üye
Le Figaro gazetesinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan önderliğinde Türk dış siyasetinin son periyottaki faal tavrı, “Erdoğan’ın diplomasisi Türkiye’yi nasıl memleketler arası sahnede vazgeçilmez pozisyona getirdi?” başlıklı bir yazıda ele alındı.
“Türkiye, Ukrayna’daki savaşın birinci galibi olabilir mi?” tabirine yer verilen yazıda, “Bu gerçek diplomatik muvaffakiyet, dünyada 6. en geniş büyükelçilikler ağına sahip olan ve her şeydilk evvel daha barışçıl ve epeyce etkin bir Türk dış siyasetini ortaya koymaktadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Daha birkaç yıl evvel Batı dünyasında yapılan Recep Tayyip Erdoğan tenkitlerine değinilen yazıda, “Erdoğan, bugün kendisini bir barış yapan ve herkesle diyalog kuran biri olarak sunuyor.” denildi.
TÜRKİYE SAĞLADI
Yazıda, Ukrayna’daki ihtilafının Doğu, Batı ve Arap dünyasında övülen Türk dış siyasetinin bir daha konumlandırılmasını öne çıkardığı söz edildi.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşının sonlanması için barış görüşmelerine konut sahipliği de yaptığı belirtilen yazıda, savaşan taraflar içinde ve Birleşmiş Milletler’in aracılığıyla yapılan bir mutabakat sonucunda temmuz ayı sonunda tahıl ihracatının bir daha başlamasını Türkiye’nin sağladığı kaydedildi.
Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın perşembe günü Ukrayna’da Volodimir Zelenskiy ile sıcak bir biçimde el sıkıştığı, bundan epeyce kısa bir süre evvel de Rusya’da Vladimir Putin ile dört saatlik uzun bir görüşme gerçekleştirdiği aktarıldı.
ÇOK KUTUPLULUK VİRTÜÖZÜ
Yazıda görüşlerine yer verilen IRIS fikir kuruluşunun araştırma yöneticisi eski Büyükelçi Jean de Gliniasty, “Türkiye, Batı bloğunun bir kesimi olmakla bir arada, ittifaklarını çeşitlendiriyor. Çıkarlarına karşıt olduğunda dahi daima diyalog halinde. Yürüttüğü güç istikrarıyla hakimiyet kurmuş durumda. Artık herkes için gerekli ve herkes tarafınca övülüyor. Türkiye fazlaca kutupluluk virtüözü haline geldi.” tabirlerini kullandı.
Fransız Milletlerarası İlgiler Enstitüsünde Türkiye Uzmanı Dorothee Schmid ise Türk dış siyasetine ait “Sorumluluklarını geçmiştekinden daha yeterli üstlenebilen, daha az maceracı bir biçimde, arabulucu ve barış yapan rol oynamayı göze alabilen bu yeni siyaset, etkileyici bir ekonomik, askeri ve diplomatik bir daha pozisyonlandırma üzerine heyeti.” değerlendirmesinde bulundu.
Moskova’daki Fransız-Rus Gözlemevi Yönetici Yardımcısı Igor Delanoe de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Putin’le ilgilerini büsbütün Ukrayna evrakına kilitleyen Avrupalıların bilakis, hassas hususları farklı kısımlarda ele alma kapasitesine sahip olduğunu kaydetti.
Le Figaro’daki yazıda, Türkiye ile İsrail içinde yıllar süren dargınlığın akabinde bağlantıların bir daha kurulduğu aktarılarak, Türkiye’nin hem de İran, Libya, Suriye ya da Ukrayna kelam konusu olduğunda sık sık görüşülebilir ve birden fazla vakit da vazgeçilmez bir ülke haline geldiği tabir edildi.
NORMALLEŞME DİPLOMAMASİ
“Topyekûn olağanlaşma diplomasisinin meyvesini verdiğine” işaret edilen yazıda, Erdoğan’ın Türkiye ile Ermenistan’ın olağanlaşma sürecine ait teşebbüste bulunduğu da aktarılarak, “Yaklaşık 30 yıldır müşterek hudutları kapalı olan iki ülke, son aylarda olağanlaşmaya yönelik adımları artırdı. Ermeni tarafında Türk mamüllerine uygulanan ambargo kaldırıldı ve yeni diyalog için özel elçiler atanıyor.” denildi.
Yazıda şu sözler yer aldı:
“Erdoğan, Türkiye’yi bilhassa gaz açısından Batı ve Rusya içinde merkezi bir platform olarak inşa ediyor zira Ukrayna’nın müttefikleri tarafınca uygulanan ekonomik yaptırımların hiç birini uygulamıyor. Erdoğan ve Putin’in 5 Ağustos’ta Soçi’de yaptıkları toplantıda, bugüne kadarki ‘dostluğun’ son işareti olarak iki ülke içindeki ‘ticari ilgilerin güçlendirileceği’ belirtildi.”
Türkiye’nin Arap ülkeleriyle de bir daha olağanlaşma sürecine girdiğine değinilen yazıda, “Türkiye’nin bilhassa Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile doğu kanadında olmak üzere tüm etrafıyla ilgileri normalleştirmesi bir muvaffakiyettir. Bu dış siyasetin Türkiye için şu andaki en kıymetli konularda, yani Suriye ve Ukrayna’da nitekim meyve verip vermeyeceğini bakılırsaceğiz.” yorumuna yer verildi.
“Türkiye, Ukrayna’daki savaşın birinci galibi olabilir mi?” tabirine yer verilen yazıda, “Bu gerçek diplomatik muvaffakiyet, dünyada 6. en geniş büyükelçilikler ağına sahip olan ve her şeydilk evvel daha barışçıl ve epeyce etkin bir Türk dış siyasetini ortaya koymaktadır.” değerlendirmesinde bulunuldu.
Daha birkaç yıl evvel Batı dünyasında yapılan Recep Tayyip Erdoğan tenkitlerine değinilen yazıda, “Erdoğan, bugün kendisini bir barış yapan ve herkesle diyalog kuran biri olarak sunuyor.” denildi.
TÜRKİYE SAĞLADI
Yazıda, Ukrayna’daki ihtilafının Doğu, Batı ve Arap dünyasında övülen Türk dış siyasetinin bir daha konumlandırılmasını öne çıkardığı söz edildi.
Türkiye’nin Rusya-Ukrayna savaşının sonlanması için barış görüşmelerine konut sahipliği de yaptığı belirtilen yazıda, savaşan taraflar içinde ve Birleşmiş Milletler’in aracılığıyla yapılan bir mutabakat sonucunda temmuz ayı sonunda tahıl ihracatının bir daha başlamasını Türkiye’nin sağladığı kaydedildi.
Yazıda, Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın perşembe günü Ukrayna’da Volodimir Zelenskiy ile sıcak bir biçimde el sıkıştığı, bundan epeyce kısa bir süre evvel de Rusya’da Vladimir Putin ile dört saatlik uzun bir görüşme gerçekleştirdiği aktarıldı.
ÇOK KUTUPLULUK VİRTÜÖZÜ
Yazıda görüşlerine yer verilen IRIS fikir kuruluşunun araştırma yöneticisi eski Büyükelçi Jean de Gliniasty, “Türkiye, Batı bloğunun bir kesimi olmakla bir arada, ittifaklarını çeşitlendiriyor. Çıkarlarına karşıt olduğunda dahi daima diyalog halinde. Yürüttüğü güç istikrarıyla hakimiyet kurmuş durumda. Artık herkes için gerekli ve herkes tarafınca övülüyor. Türkiye fazlaca kutupluluk virtüözü haline geldi.” tabirlerini kullandı.
Fransız Milletlerarası İlgiler Enstitüsünde Türkiye Uzmanı Dorothee Schmid ise Türk dış siyasetine ait “Sorumluluklarını geçmiştekinden daha yeterli üstlenebilen, daha az maceracı bir biçimde, arabulucu ve barış yapan rol oynamayı göze alabilen bu yeni siyaset, etkileyici bir ekonomik, askeri ve diplomatik bir daha pozisyonlandırma üzerine heyeti.” değerlendirmesinde bulundu.
Moskova’daki Fransız-Rus Gözlemevi Yönetici Yardımcısı Igor Delanoe de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, Putin’le ilgilerini büsbütün Ukrayna evrakına kilitleyen Avrupalıların bilakis, hassas hususları farklı kısımlarda ele alma kapasitesine sahip olduğunu kaydetti.
Le Figaro’daki yazıda, Türkiye ile İsrail içinde yıllar süren dargınlığın akabinde bağlantıların bir daha kurulduğu aktarılarak, Türkiye’nin hem de İran, Libya, Suriye ya da Ukrayna kelam konusu olduğunda sık sık görüşülebilir ve birden fazla vakit da vazgeçilmez bir ülke haline geldiği tabir edildi.
NORMALLEŞME DİPLOMAMASİ
“Topyekûn olağanlaşma diplomasisinin meyvesini verdiğine” işaret edilen yazıda, Erdoğan’ın Türkiye ile Ermenistan’ın olağanlaşma sürecine ait teşebbüste bulunduğu da aktarılarak, “Yaklaşık 30 yıldır müşterek hudutları kapalı olan iki ülke, son aylarda olağanlaşmaya yönelik adımları artırdı. Ermeni tarafında Türk mamüllerine uygulanan ambargo kaldırıldı ve yeni diyalog için özel elçiler atanıyor.” denildi.
Yazıda şu sözler yer aldı:
“Erdoğan, Türkiye’yi bilhassa gaz açısından Batı ve Rusya içinde merkezi bir platform olarak inşa ediyor zira Ukrayna’nın müttefikleri tarafınca uygulanan ekonomik yaptırımların hiç birini uygulamıyor. Erdoğan ve Putin’in 5 Ağustos’ta Soçi’de yaptıkları toplantıda, bugüne kadarki ‘dostluğun’ son işareti olarak iki ülke içindeki ‘ticari ilgilerin güçlendirileceği’ belirtildi.”
Türkiye’nin Arap ülkeleriyle de bir daha olağanlaşma sürecine girdiğine değinilen yazıda, “Türkiye’nin bilhassa Birleşik Arap Emirlikleri ve Suudi Arabistan ile doğu kanadında olmak üzere tüm etrafıyla ilgileri normalleştirmesi bir muvaffakiyettir. Bu dış siyasetin Türkiye için şu andaki en kıymetli konularda, yani Suriye ve Ukrayna’da nitekim meyve verip vermeyeceğini bakılırsaceğiz.” yorumuna yer verildi.