ahmetbeyler
Yeni Üye
Halk TV’nin iki yıl bütün kuruluş masraflarını kendi imkanlarıyla karşıladığını tabir eden Yıldız, kelam konusu mektubunda, “Deniz Baykal’ın daha sonradan çıkan bir şirket maddesinden yararlanarak payların tamamını kendi ismine alıp akabinde satıp parayı cebine koyduğunu” yazdı. Yıldız, “Yanlış yaptığını mektup ve bildiriyle iletmeme karşın bana yanıt vermedi. Kendisi ve kızı Aslı Hanım ‘Bizim mal varlığımızdır diye karşılık verdiler’ diye yazdı” tabirlerini kullandı.
Dündar, Aslı Baykal’ın kelam konusu teze ait sorusuna da, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir” diyerek cevap verdiğini iletti.
Söz konusu mektubu ve Yıldız’ın Aslı Baykal’a daha evvel gönderdiği iletilerine da yer verdiği yazısında, “Mahmut Yıldız’ın şok suçlamalarını ve Aslı Baykal’ın ona yönelik bildirisini hiç bir yorum yapmadan paylaştım. Bugüne kadar partisi yıpranmasın diye tüzel teşebbüste bulunmayan Yıldız, bundan bu biçimde hakkını yargıda arayacağını belirtiyor” diye yazdı.
Uğur Dündar’ın bugünkü köşesinde yer alan mektup ve iletiler şu biçimde:
“Sayın Uğur Dündar Bey’e,
Halk TV’yi Şanlıurfa’da yayın yapan şahsıma ilişkin ŞRT’nin kurucuları ismine kurdum ve ismini da merhum Baki Beyefendi (Özilhan) ile bir arada verdim. Bu TV’nin iki yıl bütün kuruluş masraflarını (uydu, Digitürk, yayın aracı ve gerekli alet edevatı) kendi imkanlarımla karşıladım. sonrasındasında CHP’nin MYK sonucu ile reklam ve yayın mukavelesi yapıldı. Bu kontrattan elde edilen ve öbür reklam gelirleriyle masrafları karşılandı. Halka tarafsız ve yanlışsız hizmet için kurulan bu televizyonun dönem alınmasını Sayın Deniz Baykal’a söylemiş oldum. Antalya’dan bulduğu beş yakınına benim kurucularım beş kuruş almadan paylarını devrettiler. daha sonradan çıkan şirket maddesinden yararlanan Deniz Baykal payların tamamını kendi ismine aldı. Ve ondan sonrasında da 1 TL vermediği TV’yi satıp (2 milyon dolar olduğu öne sürülen-UD) parayı cebine koydu. Yanlış yaptığını mektup ve bildiriyle iletmeme karşın bana yanıt vermedi. Kendisi ve kızı Aslı Hanım ‘Bizim mal varlığımızdır diye yanıt verdiler. Sevgi ve hürmetlerimle, Not: İspatlanması gereken her şeyi ispatlarım.”
Mahmut Beyefendi yalnızca bu mektubu göndermekle yetinmemiş. Deniz Baykal ismine Halk TV’yi satan kızı Aslı Baykal’a gönderdiği iletileri da iletmiş. Bunların birinde Aslı Hanım’a hitaben şunları söylemiş:
“Aslı Hanım, Bu TV işi bitti, parayı cebime koydum diyorsan yanılıyorsun. Benim cebimden çıkan para 1.200.000 Dolar. (Hesabı var.) Bu parayı istiyorum ve alacağım. Düzgün düşün, hak yeme ve karar ver. Yanıt bekliyorum.”
Bir öbür iletide ise şunları yazmış:
“Aslı Hanım, Televizyonun satışı konusunda herkes beni arıyor. Zira kuruluş sırasında kamuoyuna ‘Televizyon benimdir’ diye beyanat vermiştim. Kuruluşunu da Urfa’daki televizyonumun üzerine yapıp bütün masraflarını ben ödemiştim. Geri kalan harcamaları da partinin kasasından yapmıştım. Benim dışımda televizyonun satılması Genel Başkan’ıma epeyce önemli spekülasyon yaratır. Hemen görüşmemiz gerekir.”
Ve bir diğer ileti:
“Aslı Hanım, Ben bu haksızlığı kabul edemem. Vakte yayma ve benimle görüş. Ayrıyeten yasal yollara başvurmaya mecbur etme. Olayın peşini bırakmam. Benim ve partinin parasını cebine koyamazsın. Sana para lazımsa öteki yolları orta. İnsan emanete hıyanet etmemeli.”
Mahmut Yıldız’ın iletisini aldıktan daha sonra sorumlu ve prensipli gazetecilik anlayışım gereği tezleri -bu hususta düne kadar görüşüne başvurulmadan haber yapılan- Aslı Baykal’a ilettim. Savlara yanıt vermek ve evrak göndermek yerine şunları yazdı: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir.”
Dündar, Aslı Baykal’ın kelam konusu teze ait sorusuna da, “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir” diyerek cevap verdiğini iletti.
Söz konusu mektubu ve Yıldız’ın Aslı Baykal’a daha evvel gönderdiği iletilerine da yer verdiği yazısında, “Mahmut Yıldız’ın şok suçlamalarını ve Aslı Baykal’ın ona yönelik bildirisini hiç bir yorum yapmadan paylaştım. Bugüne kadar partisi yıpranmasın diye tüzel teşebbüste bulunmayan Yıldız, bundan bu biçimde hakkını yargıda arayacağını belirtiyor” diye yazdı.
Uğur Dündar’ın bugünkü köşesinde yer alan mektup ve iletiler şu biçimde:
“Sayın Uğur Dündar Bey’e,
Halk TV’yi Şanlıurfa’da yayın yapan şahsıma ilişkin ŞRT’nin kurucuları ismine kurdum ve ismini da merhum Baki Beyefendi (Özilhan) ile bir arada verdim. Bu TV’nin iki yıl bütün kuruluş masraflarını (uydu, Digitürk, yayın aracı ve gerekli alet edevatı) kendi imkanlarımla karşıladım. sonrasındasında CHP’nin MYK sonucu ile reklam ve yayın mukavelesi yapıldı. Bu kontrattan elde edilen ve öbür reklam gelirleriyle masrafları karşılandı. Halka tarafsız ve yanlışsız hizmet için kurulan bu televizyonun dönem alınmasını Sayın Deniz Baykal’a söylemiş oldum. Antalya’dan bulduğu beş yakınına benim kurucularım beş kuruş almadan paylarını devrettiler. daha sonradan çıkan şirket maddesinden yararlanan Deniz Baykal payların tamamını kendi ismine aldı. Ve ondan sonrasında da 1 TL vermediği TV’yi satıp (2 milyon dolar olduğu öne sürülen-UD) parayı cebine koydu. Yanlış yaptığını mektup ve bildiriyle iletmeme karşın bana yanıt vermedi. Kendisi ve kızı Aslı Hanım ‘Bizim mal varlığımızdır diye yanıt verdiler. Sevgi ve hürmetlerimle, Not: İspatlanması gereken her şeyi ispatlarım.”
Mahmut Beyefendi yalnızca bu mektubu göndermekle yetinmemiş. Deniz Baykal ismine Halk TV’yi satan kızı Aslı Baykal’a gönderdiği iletileri da iletmiş. Bunların birinde Aslı Hanım’a hitaben şunları söylemiş:
“Aslı Hanım, Bu TV işi bitti, parayı cebime koydum diyorsan yanılıyorsun. Benim cebimden çıkan para 1.200.000 Dolar. (Hesabı var.) Bu parayı istiyorum ve alacağım. Düzgün düşün, hak yeme ve karar ver. Yanıt bekliyorum.”
Bir öbür iletide ise şunları yazmış:
“Aslı Hanım, Televizyonun satışı konusunda herkes beni arıyor. Zira kuruluş sırasında kamuoyuna ‘Televizyon benimdir’ diye beyanat vermiştim. Kuruluşunu da Urfa’daki televizyonumun üzerine yapıp bütün masraflarını ben ödemiştim. Geri kalan harcamaları da partinin kasasından yapmıştım. Benim dışımda televizyonun satılması Genel Başkan’ıma epeyce önemli spekülasyon yaratır. Hemen görüşmemiz gerekir.”
Ve bir diğer ileti:
“Aslı Hanım, Ben bu haksızlığı kabul edemem. Vakte yayma ve benimle görüş. Ayrıyeten yasal yollara başvurmaya mecbur etme. Olayın peşini bırakmam. Benim ve partinin parasını cebine koyamazsın. Sana para lazımsa öteki yolları orta. İnsan emanete hıyanet etmemeli.”
Mahmut Yıldız’ın iletisini aldıktan daha sonra sorumlu ve prensipli gazetecilik anlayışım gereği tezleri -bu hususta düne kadar görüşüne başvurulmadan haber yapılan- Aslı Baykal’a ilettim. Savlara yanıt vermek ve evrak göndermek yerine şunları yazdı: “Türkiye Cumhuriyeti bir hukuk devletidir. Palavra, iftira ve şantaj devleti değildir.”